top of page

Ayrış(ama)ma



Ayrışmak, çocuğun birey olarak hayata tutunmasına destek vermek, anne-babalığın önemli mihenk taşlarından biridir. Ancak bu süreç çoğu zaman kolay ilerlemiyor. Hele ki, iç içe geçmiş aile ilişkilerinin olduğu kültürlerde daha zor hale gelebilmektedir.


Bir çocuk, yaptığı bir davranışın etkisinin olabildiğini fark ettiği 2 yaşlarından itibaren bağımsızlığını ilan etmeye başlar, hatta bunun için tutturmaların gücünü fark edip mücadele verir. O zamana kadar annesine bağımlı olarak hayatta var olabilirken, şimdi oyuncağı fırlatınca bir ses çıkarabileceğini, istediği yere uzanabileceğini, isterse tuvaletini yapıp isterse tutabileceğini kavramaya başlar. Bir çocuğun gelişiminde beklenen, sağlıklı bir süreçtir bu.

Ayrışmaya, birey olmaya çalışırken, annenin yanında olma isteği de bir o kadar artar. Aslında çocuk iki zıt isteğin çatışmasının olduğu bir dönemden geçer. Benzer süreç ebeveynin, özellikle annenin dünyasında da yaşanır. Annenin mi çocuktan, çocuktan mı anneden ayrışmakta zorlandığını anlamak her zaman kolay olmaz.


Bu süreçte ve sonrasındaki yıllarda anne-babanın çocuğun birey olmasını nasıl desteklediği, çocuğun bağımsızlaşabilmesi, kendi kararlarını alabilmesi, kendi yeterliliğine olan inancının gelişmesi, insiyatif ve sorumluluk alabilmesi, ileriki yıllarda kendi ayakları üzerinde durabilmesi için oldukça önemlidir. Öte yandan, çocuğun büyümesi, anne-babadan bağımsız hareket edebilmesi bazı ebeveynlerde kaygı uyandırır, çünkü artık çocukları kendi kontrollerinde değildir. Bazen çocuğun bireyselleşmesi, aile sisteminin dengesi için de tehdit olabilir.


Ayrışmakta zorlanan anne-babalar çoğu zaman çocuklarının isteklerini, becerilerini, hayallerini duymakta zorlanır; kendirlerinkinin yerine getirilmesi için diretirler. Çocuğu ortalamanın altında bir not aldığında sanki kendileri almış gibi üzülür, çocukları ortalamanın üstünde bir not aldığında da sanki kendileri almış gibi sevinirler. Sadece akademik hayatta değil hayatın her anında görebilirsiniz ayrışamamanın izlerini. Çocuğun yerine ödevlerini yapmak, çocuğun yerine gidip öğretmenleriyle konuşmak, çocuğun yerine üniversite tercihlerine karar vermek ve bunun gibi birçok davranış bir yönüyle ayrışma-ayrışamama meselesine dokunur.


Anne babalar, iletişimde tıkandıkları, içinden çıkamadıkları noktalarda durup kendilerine “Gerçekten neye üzülüyorum/kızıyorum? Çocuğumun düşük not almasına mı? Düşük not alan çocuğun annesi olduğuma mı?” diye bir an durup kendilerine sorarak farkındalık için ilk adımı atabilirler.


Ayrışma sürecini anne-babalar desteklemediği zaman çocuklar, gençler ve yetişkinler için bunu yapabilmek daha çetrefilli bir hale geliyor. Çünkü evden ayrılmak, duygusal olarak bağımsızlaşmak, anne-babaya ihanet etmek olarak görülüp beraberinde suçluluğu da getiriyor. Anne-babanın nasıl ayrıştığı ise, kendi ilişkilerinde nasıl bir bağ kurduğu, kendisinin anne-babasından nasıl ayrıldığı, kendi anne-babasının onun birey olmasına izin verip vermediği ile ilgili yakından ilgili.


Anne-babalar, kanatlarını çocuklarına teslim etmedikçe, çocukların tek başına uçabileceklerine olan inancının gelişmesi olması gerekenden daha fazla zaman alıyor.


Fotoğraf, pinterest.com sitesinden alınmıştır.


1.675 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page